Mide kanseri, tanı ve tedavideki sürekli ilerlemelere rağmen önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam ediyor. Aşağıda geçmişten bugüne gelişmeler, güncel durum, nasıl tanınıp tedavi edildiği ve riski azaltmak için neler yapabileceğinize dair net ve pratik bir özet bulacaksınız.
1881’de Theodor Billroth, kanser nedeniyle ilk başarılı distal gastrektomiyi gerçekleştirdi—anestezi, asepsi ve kan transfüzyonunun emekleme döneminde olduğu, ameliyat ölümlerinin yüksek seyrettiği bir çağda cesur bir adım. Sonraki on yıllarda anestezi, antibiyotikler ve rafine lenf nodu diseksiyonları güvenliği ve sonuçları iyileştirdi. Günümüzde cerrahi; perioperatif kemoterapi, hassas patoloji ve tümörün moleküler profiline (biyobelirteçlere) göre seçilen hedefe yönelik/immünoterapilerle birlikte uygulanıyor—Billroth’un döneminde düşünülmesi zor bir ilerleme çizgisi.
En güncel tahminler, mide kanserinin dünya çapında en yaygın kanserler arasında yer aldığını, insidans ve mortalitede bölgesel farklılıkların belirgin olduğunu gösteriyor. Yükün büyük kısmı Asya ülkelerinde. Modeller, mevcut eğilimler sürerse hastalık yükünün yüksek kalacağını; vakaların önemli bir bölümünün kronik Helicobacter pylori enfeksiyonunun ortadan kaldırılmasıyla önlenebileceğini öngörüyor.
Mide kanserlerinin çoğu adenokarsinomdur ve enfeksiyöz, çevresel ve kalıtsal etkilerin birleşimiyle ortaya çıkar.
Enfeksiyonlar: Kronik H. pylori kesin (Grup 1) kanserojen olup en önemli değiştirilebilir etkendir; eradikasyonu gelecekteki kanser riskini azaltır. Epstein–Barr virüsü (EBV) ise ayrı bir moleküler alt tipi tanımlar.
Yaşam tarzı ve çevre: Yüksek tuzlu/tütsülenmiş/koruyucu içeriği fazla beslenme, tütün, aşırı alkol ve obezite riski artırır; sebze-meyve yönünden zengin beslenme ve sigarayı bırakmak koruyucudur.
Öncül durumlar: Kronik atrofik gastrit, intestinal metaplazi, pernisiyöz anemi ve mide adenomatoz polipleri.
Kalıtsal sendromlar: CDH1 (Kalıtsal Diffüz Mide Kanseri, HDGC) ve daha nadiren CTNNA1 patojenik varyantları. Çok yüksek riskli ailelerde, çok disiplinli danışmanlık sonrası profilaktik total gastrektomi gündeme gelebilir.
Erken evre mide kanseri sessiz olabilir. Belirtiler olduğunda; inatçı hazımsızlık, erken doyma, açıklanamayan kilo kaybı, demir eksikliği anemisi, karın ağrısı, bulantı/kusma ve siyah katranımsı dışkı görülebilir. Bu bulguların haftalarca sürmesi—özellikle kanama veya kilo kaybı eşlik ediyorsa—hızlı değerlendirme gerektirir.
Üst gastrointestinal endoskopi (EGD) ve biyopsi tanıda altın standarttır; endoskopik ultrason (EUS), tümör derinliği ve bölgesel lenf nodlarını değerlendirmeye yardımcı olur. Yayılım için BT ± PET/BT kullanılır. Cerrahi şansı olan olgularda evreleme laparoskopisi ve periton sitolojisi, gizli periton metastazlarını saptamak için önerilir.
Patoloji ve moleküler profil: Histolojik sınıflama (ör. Lauren: intestinal vs diffüz) yanında tedaviyi yönlendiren biyobelirteçler değerlendirilir: HER2, MSI/MMR, PD-L1 (CPS) ve CLDN18.2. Güncel uygulamada herkese MSI/MMR testi önerilir; lokal ileri/metastatik şüphesinde HER2, PD-L1 ve CLDN18.2 tanı anında test edilir.
Eşlikçi (companion) tanılar: CLDN18.2 için doğrulanmış İHK testi, zolbetuksimab adaylarını belirlemeye yardımcı olur.
Endoskopik rezeksiyon (EMR/ESD): Çok seçilmiş yüzeyel lezyonlarda.
Cerrahi (subtotal veya total gastrektomi) ve uygun lenf nodu diseksiyonu: Pek çok lokalize tümörde küratif; sıklıkla kemoterapiyle bütünleştirilir. D2 diseksiyon, deneyimli merkezlerde standarttır.
Perioperatif kemoterapi: Batı pratiğinde standarttır. FLOT rejimi (5-FU/lökoverin, oksaliplatin, dosetaksel) eski üçlü rejimlere kıyasla sağkalımı artırmıştır; FLOT’a immünoterapi ekini değerlendiren çalışmalar sürmektedir.
HER2-pozitif: Trastuzumab + kemoterapi omurgadır; pembrolizumabın trastuzumab + kemoterapiye eklenmesi, sağkalım yararıyla birlikte tam onay almıştır.
PD-L1 / tüm hastalar: Nivolumab + kemoterapi, genel sağkalımı artıran onaylı bir birinci basamak seçeneğidir.
CLDN18.2-pozitif: Zolbetuksimab (Vyloy) + kemoterapi, özel eşlikçi testle onaylı bir seçenektir.
İleri basamaklar: Ramucirumab (tek başına veya paklitaksel ile) önceki kemoterapi sonrası sağkalımı uzatır. Diğer seçenekler, önceki tedavilere, biyobelirteçlere ve performans durumuna göre belirlenir; klinik araştırmalar güçlü bir seçenektir.
Seçici olarak kullanılır: semptom kontrolü (kanama, ağrı), pozitif cerrahi sınırlar veya bölgesel uygulama farklılıklarına göre belirli adjuvan stratejilerde.
Beslenme: Diyetisyen eşliğinde bireyselleştirilmiş planlar; gerektiğinde gastrektomi öncesi/sonrası enteral destek.
Rehabilitasyon ve yaşam sonrası bakım: Kilo kaybı, anemi, dumping sendromu, kemik sağlığı ve psikolojik destek.
Erken palyatif bakım, tümör odaklı tedaviyle paralel yürütülerek yaşam kalitesini artırır.
Sonuçlar tanı anındaki yaygınlığa yakından bağlıdır. Beş yıllık göreceli sağkalım yaklaşık %75 (lokalize), ~%35 (bölgesel) ve ~%7 (uzak/metastatik) civarındadır—erken tanının değerini açıkça gösterir.
“Test et ve tedavi et” (H. pylori) stratejisi: Eradikasyon, gelecekteki riski azaltır ve yaygınlığın yüksek olduğu bölgelerde koruyucu yaklaşımın temelidir.
Sağlıklı alışkanlıklar: Sigaranın bırakılması, alkolde ölçülülük, aşırı tuzlu/ağır işlenmiş gıdaların azaltılması, sebze-meyve ağırlıklı beslenme, sağlıklı kilo.
Hedefe yönelik tarama: Yüksek insidanslı ülkelerde (Japonya, Güney Kore) organize endoskopik taramalar mortaliteyi düşürür; kalıtsal riski çok yüksek bireylerde kişiselleştirilmiş izlem ve genetik danışmanlık gerekir.
Aile öyküsü: CDH1 gibi kriterlerle uyumlu ailelerde genetik danışmaya yönlendirme; uzman merkezlerde risk azaltıcı cerrahi seçenekleri tartışılabilir.
Mide kanseri erken yakalandığında tedavi edilebilir—çoğu zaman da kür sağlanabilir.
Doğru başlangıç testleri (HER2, MSI/MMR, PD-L1, CLDN18.2), en etkili hedefe yönelik ve immün tedavilere erişimin kapısını açar.
Multidisipliner bakım (cerrahi onkoloji, medikal onkoloji, radyasyon onkolojisi, gastroenteroloji, patoloji, beslenme) ve klinik araştırma fırsatlarını sorun.
Bizimle İletişime Geçin